Dokularda oluşan herhangi bir hasarın iyileşme süresi uzun zaman aldığında, kişilerin estetik kaygı duymalarının yanı sıra gündelik yaşam kalitesi de düşüyor. Buna çözüm olarak son yıllarda giderek kullanımı artan PRP uygulaması, hedef dokunun onarımının hızlı ve güçlü şekilde başlayarak sonuçlanmasını amaçlıyor. İşlem, hastadan alınan kanın santrifüj işleminden geçirilerek elde edilen PRP’nin, aynı hastaya doku iyileşmesi mekanizmasını uyarması amacıyla enjeksiyon yoluyla verilmesiyle gerçekleşiyor.
Vücut kendi yarasını iyileştiriyor
Prp uygulamasında vücuda herhangi bir ilaç verilmiyor; tamamen kişinin kendi kanından elde edilen yoğunlaştırılmış trombosit vücuda entegre ediliyor. Uygulama ile vücudun kendi yarasını kendisinin iyileştirebilme yeteneği kullanılıyor. Kemik, tendon, ligaman ve kas iyileşmesi için sıklıkla uygulanan PRP’nin, özellikle tenisçi direği, topuk dikeni, omuz veya diz yaralanmaları ve kireçlenme gibi rahatsızlıklarda oldukça başarılı bir tedavi yöntemi olarak dikkat çektiğini söylüyor. Bunların yanı sıra estetik amaçlı da kullanılan PRP ile uygulamada klinikler arasında farklılıklar bulunduğunu belirterek, 3 hafta arayla 3 doz uygulama yapılması gerekiyor.Hastanın durumuna göre uygulama sayısı değişebiliyor. İyileşme yanıtı ilk haftalarda başlıyor ve zamanla artarak 8-12. haftaya kadar devam ediyor
Gebelerde uygulanması sakıncalı
PRP uygulaması, vücuda dışardan kimyasal bir madde verilmeden tamamen doğal bir tedavi metodu olarak göze çarpıyor.İnsan vücudunun kendini tamir edebilme mekanizmasının aktifleştirildiği bir tedavi yöntemi olan PRP uygulaması aktif enfeksiyon, trombosit düşüklüğü, kanser, gebelik veya kanama bozukluğu gibi rahatsızlıkların mevcut olduğu durumlarda PRP uygulaması önerilmiyor. Bunun dışında uygulamanın kullanılmasında hiçbir sakınca görülmüyor. Doğal bir tedavi metodu olması dolayısıyla ilerleyen dönemde daha da yaygınlaşacak bir tedavi olacağı öngörülüyor.